Şiir Teorik Bir Devrimdir





Baran Doğu: Aşk’ın ve devrimin şairiyim. 

Tam on kitap.

Hem de çoğunluğu yeniden yayımlanmış. Üstelik Toplu Şiirleri ve 1. Cilt.

Bu ayrıksı söz denizinin gemisi bir şaire, hem de ömrünün 50'sine bile henüz demir atmamış şair Baran Doğu'ya ait. Geminin adı "Devrim Gecesi Notları".

Şairle Toplu Şiirleri 1'in üçüncü ve genişletilmiş basımı sebebiyle kısa bir söyleşi gerçekleştirdik:

- Şiire dair özgeçmişinizde, hatırlayacak olursanız ana başlıklar nelerdir?

Evet. Şiire 1990-1991 yılında dil eğitimim için gittiğim İngiltere-Londra’da başladım. Bir yıl içinde 6 doğaçlama şiir yazdım. Ben bu ilk şiirlerime “şiirimsi” diyorum. Gerçek ve onaylanan şiir yaşamıma böyle başladım. Ama tabii ki bunun anlatım tarihim ta ilkokul dönemlerinde başlıyor. İlkokulda “beş yıl” dergilerinde 3. sınıfta ilk şiirim yayımlanmıştı. Ortaokul’da ise halk ideolojisi ve fakirlikten bahseden şiirler yazıyordum ve böyle başladı her şey. Öncelikle şiir bir başkaldırıdır. Gerçeğe ve yaşama dair ters giden her şeye karşı bir isyan. Şiir içimdeki haylaz ve uslanmaz bir çocuğu doğurup büyütmek ve geliştirmektir. Onurlu bir direniştir şiir. İyi şiir nasıl olmalı? Bunun yanıtı; ‘şiirin kararı dağ, kavgası güneş olmalı’… Şiir bir özel düşünce biçimidir. Bir teorik devrimdir. Ve duygusal bir zekâ ve bunun yanında ruhsal bir zekâ gerektiriyor. Düşünce ve devrimi şiir kendi içinde yapmalı. Bunu yapması gereken elbette şairdir. Şairin yüzünde şiirler olmalı. Yalnızlığa karşı savaşan şiir olmalıdır. Şiir bir derin görümdür. Şiiri yorumlamak da bir şiir yazmak gibi bir şey!

- Kitap sayısı olarak derin bir geçmişiniz var. “DEVRİM GECESİ NOTLARI” ise şimdi Toplu Şiirler-1 olarak 3. baskıda … Bu toplamın serüveni nasıl gerçekleşti?

Ben 1990 yılı sonrası bir şair diye yorumluyorum kendimi. Şiir benim özgürlüğüm. Ben ise bunu “ünlemleri seviyorum” şeklinde açıklıyorum. İlk kitabım “DEVRİM GECESİ NOTLARI” adlı eserim ‘FERAT DOĞU’ ismimle 1993 yılında Broy yayınlarından yayımlandı. Sonraları ismimi “BARAN DOĞU” olarak yeniledim. Bu ilk kitap belki bir doğum sancısıydı. Ve nice şiir kitaplarıma dair düşsel bir gebelikti. Ve işte ilk şiirlerimi yazmıştım!.. Hem bir başarı hem de bir mutluktu oldu benim için. Bu ilk kitabımda 1968’lerin devrimciliğini anlatmıştım. Ve 80 sayfalık bir yekûnu kapsıyordu. İkinci şiir kitabım “ENTELEKTÜEL ÇAĞRI” 1997 yılında Berfin-Kora’dan yayımlandı. ‘Yüreğin yaban argosu’ dediler. Bir aşk ve sevgi kitabıydı. Devrimci aşk’ı ve kavgayı anlattım. Bana bu kitabım için “aşk şairi” diyenler oldu. Üçüncü kitabım “AYNALARA BAKIN” 1999 yılında Pencereönü’nden okuyucularımla buluştu. Hristiyanlık ve hristiyanlık dininin önderi Hz. İsa’nın sevgisi ile hazırlandı. Hatta gene bu kitap 2017’de Yay. yayınevinden genişletilmiş 2. baskısını yaptı.Dördüncü şiir kitabım “DOĞU SÖYLENCESİ” adlı 2006 yılında yayımlanan eserim Yeraltı yayınevinde hazırlandı ve bu kitabımda sosyalist bir bakış açısıyla “kürt sorununu” anlatmaya çabaladım. Ve uzun bir aradan sonra Broy yayınevinden 2014’de “ESKİ DAKTİLO” yayımlandı. Sosyalist anlamda” sevgi ve ideoloji” şiirleri…Ve bu 4.kitap ise diğer kitaplara göre daha bir ilgi toplayıp daha okunan bir şiir çalışması olarak yayımlanmış oldu. Ve “DEVRİM GECESİ NOTLARI” isimli eserimin 3. baskısı (840s.-10 kitabın birleşimi) oldu..Ve genişletilmiş toplu şiirler-1 olup son bir çalışma olarak yazılıp hazırlandı. Sosyalist ideoloji adına tüm eserlerimin yazılmış ve gerçekleştirilmiş olması gibi bir anlam içeriyor. Ve çok okurlu bir şiir kitabı olmasını diliyorum. Kısacası amacım yaşamı şairin dilinden yeniden yaratmak. Devrimi, aşk ve sevgiyi anlatan bir eser ve 8. çocuğum bu!

- Bu baskıya kısa bir giriş yazısı eklemişsiniz. Orada göze çarpan şu cümleler sanırım önemli: “İnsanlığın destanının evindeyiz!”… burada ev, şüphesiz ki şiir ya da şiir denilen miras…en özel anlamıyla şiirin destansılıkla ilşkisini nasıl buluyorsunuz bu yazının çerçevesinde?

Bu kısa giriş yazısında “halk ve devrim”’ anlatısı var. Ve bu anlatı şiirin sevgisiyle ve acısıyla sanki bir destan. Hiç kuşkusuz halk ideolojisinin bir sesiyim. İki konu üzre yoğunlaşıyorum. Önce aydın sorunsalı ve buna ek entelektüel sorunsallık. Bir sanat ve toplum şairiyim. Nitekim kimi kitaplarım ülkenin yaşam sorunları ve kimi kitaplarım ise entelektüel bir yorumlama ile ilgili. “DOĞU SÖYLENCESİ” isimli eserim ise bir destansı şiir duyarlığında kaleme alındı. Doğu kültürünün bütün masallarında “aşk” var. Aşk’ın ve devrimin şairiyim. Şiir bir peri masalı gibi yaşamak. Şiir iyiliktir, güçtür, karakterdir, yaşamdır! Şiiri kaybetmek kan kaybetmek gibi bir şey. Şiir düşüncenin yanında ruhsal olarak yazılır. Beyin ve his ile yazılır. Şairler ‘şiir’ yazar. Şairler birbirine benzer. Şairler yakın dostlardır. Şiir okumak ve şiir yazmak âhlakı ve bunun kültürünü yargılar. Canlı ya da cansız bir nesneye dürbünle bakar gibi bakarsın, anlarsın, kavrarsın ve ‘yazarsın’ şiiri. Şiiri okumak ve yaşamak yaratır….bir destandır şiir! Bir ışık yanar ve şiir belirir. Şiirlerimde yaşamın şifrelerini çözüyorum. Okunmayan bir şiir kitabı bakılmayan ayna gibidir. Şiir derin düşüncedir. Şiirlerimde; “dudaklarım tereyağından daha düzgün, yüreğim ise tam bir kavga”…


-Sizce neden şiir yazıyor ve okuyoruz?

Çoğul bir kalemim. Çok tarzlıyım. Her şiir kitabım ayrı ayrı tarzlarda yazıldı. Hatta her kitabımın içinde ayrı ayrı tarzlar bulunuyor. Şiiri yazmamın nedeninde ise hedeflediğim bir şey yok. Şiirlerim amaçsız anlam ve biçimlerde yazıldı. Nitekim İNCİL dinsel kitap öğretisinde de “yaratılış amaçsızlığa bırakılmıştır” şeklinde bir ayet olarak yer alıyor. Doğaçlama olarak nasıl esinleniyorsam öyle. Kitaplarım birer özdür ve ayrı konulara değinilen bir yapı içerir. Şiir yazmak kelimelerin ustalığıdır. Ben şiirlerimde sevginin ve kavganın yargıcıyım. Şiirim evrenin ruhunu değiştiren güç. Belki de bu sebeble yazıyor ve okuyoruz!.. Savaşları ve tutkuları vardır şiirin. Bu da özü ve biçimi belirliyor. Şiirler yazdığım müddetçe gerçek özgürlüğümü aramış oluyorum. Sonsuz bir arayış bu. Hem yazan hem okuyan kişi için bu böyle. Ben şiirlerimle ‘ gerçek bir insan’ olmak istiyorum. Yazan kalemim avuçlarım içinde oldukça “ellerim güneş kadar sıcak, gözlerim güneş kadar parlak”… Buysa şiirlerimin daha hassas ve kültürlü olmasını gerektiriyor...

- Son olarak toplu şiirlerinizin yeni basımıyla ilgili duygularınızı ve başka söylemek istediklerinizi alabilir miyiz?

Ve bu son kitabım bütün şiirlerimin toplamı. Bir şiir patlaması gibi… Bu çalışma büyük bir beyinsel çabayla yazıldı. Yaşamımda ki her gün ve her gece sayfa sayfa şiirlerle yorumlanmış oldu. Yaşamım adına ne varsa hepsi bu kitapta şiirin dipnotları olarak kayıtlı. Beynin ve hislerin metafizik yaratımı bu son kitap. Kelimelerin müthiş oyunuyla gerçekleşti. Şiir doğadır. Doğa ise insanı yaratır. Şiirin felsefesi insan doğasının insana neler verebileceğini belirler… Ve nihayetinde bu eserim!..

Ve bu kitabın ardından “ISSIZ ADA” -toplu şiirler-2- başka bir şiir eserimi de ileriki süreçte kaleme almayı ve yayımlamayı düşünmekteyim…

Sekizinci kitap çalışmam olan –(30 yıllık bir yazılım sürecini içeren emeğim üzre)- “DEVRİM GECESİ NOTLARI” isimli 3. baskısı yayımlanan şiir kitabımı okuyucularıma duyurmanın sevinciyle bütün güzel insanlara bir kez daha “merhaba” diyorum…. MERHABA!..