Goglis Ne Demek ve Duran Ufo’dan sonra 3. öykü kitabını sunuyor okurlarına yazar-çevirmen ve editör Candan Selman.
14 öykünün yer aldığı bu kitapta Candan Selman okuru sessiz bir yolculuğa çıkarıyor.
Annesini arayan bir cenin, katillerine haykıran ölü bir kız, Afrika menekşesi tarafından aşağılanan bir adam.
Her biri kulağımıza kendi hikâyelerini fısıldıyor.
Komşu kimdir? Neden kitabın adı Komşu?
Komşu size yakın olan, size sınırı olandır. Sizde olan biteni ötekinden daha fazla duyan, görendir. Bu kitaptaki öykülerin de okurda aynı hissiyatı uyandırmasını istedim. Her gün evinize, içinize doğru girerken size kapıda selam veren bir tanışıklık olsun dedim.
Kitaba asıl adını veren ama Leda ve Ayla’nın komşuluğu. Biraz ondan da bahseder misiniz?
Kıbrıs Harekâtı sırasında İstanbul’da radyodan haberleri dinleyen iki kadın Ayla ve Leda. Ülkeleri komşu, evleri komşu iki kadın. Savaşların tarifini bu iki kadının dayanışması ve endişesi üzerinden yapmaya çalıştım. “Bir gülersin, bir ağlarsın. Bir gün dostsundur sonra bir bakarsın düşman. Çok acılar yaşandı. Ha Rus cephesi, ha Yemen, ha Samatya, ha Kıbrıs. Her yerde savaşın, öfkenin acısı aynı. İnsan, her yerde aynı.”
Komşu üçüncü öykü kitabınız. Goglis Ne Demek? ve Duran Ufo’dan farkı ya da benzerlikleri ne Komşu’nun?
Duran UFO kendi içinde bir bütünlüğü olan bir öykü kitabıydı. Bir pencereden çıkıp İstanbul turu atmış ve göktede duran UFO’dan etkilenen ya da etkilenmeyen insanlar arasında gezinmiştim. Goglis Ne Demek ise çocukluğun, masumiyetin ön planda olduğu öykülerden oluşuyordu. Komşu ise daha yetişkin bir kitap oldu. Bazı kitapların kendine ait kokusu oluyor. Goglis hanımeli ve yasemin gibi çiçek kokarken, Komşu’nun üst notaları daha baharatlı.
“Hayat ne güzeldi. Şimdi, şu an…” diyorsunuz 140 adlı öykünüzde. Bu bir genelleme mi?
Her şeye çok çabuk ulaşabildiğimiz ve çok çabuk tüketebildiğimiz bir çağdayız. Geçmişe duyulan özlem, geleceğe duyulan kaygı arasında gidip gelinen bir dönemden geçiyoruz. O yüzden anları değerli kılmak gerektiğine inanıyorum. Şimdiki zamanın hikayesi anlarda yazılı.
15:30 adlı öykünüzde de yine bir an hikâyesi mevcut.
Evet tam 15:30’da saatine bakan ve hayatları değişen üç kadını yazdım. Yaşanan hayatlar farklı olsa da yastığa başını koyduğunda aynı hüznü duyan üç kadın.
Öykülerinizde hüzünden fazlası var. Üç Korner Bir Penaltı oldukça sert bir öykü.
Kadın cinayetlerinin, istismarın ve şiddetin bu kadar arttığı bir dönemde insan ister istemez buna duyarsız kalamıyor. Öykülerin ve acının rengi de ne yazık ki koyulaşıyor.
Komşu okurlarına son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Kuşlara komşu olmayı ve hikâyelere inanmayı sürdürsünler.
Bu keyifli sohbet için teşekkürler.
Ben teşekkür ederim.