Yeni Kitaplarımız ŞUBAT'21



2021 Şubat
Kafekültür YENİ KİTAPLAR

Aşkın Suçları| XX Kuşağı Öyküleri  | Şiirin Anahtarı  | Lacan Açık Özne | Dünya Edebiyatında Türkler

Aşkın Suçları | MARQUIS DE SADE  

Konumuz aşkın zevkleri. Sade suçları uyandırmayı sever. Aşk, tutkuya dönüşür, o olmayan her şeyi yakar. Sade'nin bu tutkusu ensestüel bir tutkudur. Marquis de Sade, 18. yüzyılın sosyal ve dini düzenini reddeden bir devrimcidir. Yazınsal eylemleri telaşlı ve kanlı. Dehanın ortaya çıkışıdır bu.
Simone de Beauvoir sordu: Sade'yi Yakmalı mı? Diğer yazarlar, Sade 150 yıl yasaklandıktan sonra onda radikal bir felsefenin izlerini bulmaya çalıştılar. Cinselliği odak noktası motif olarak gören Sigmund Freud'un psikanalizinin öncülü olarak da görüldü Sade. Sürrealistler onu selamladılar ve Guillaume Apollinaire onun için şöyle dedi: "Dünyaya gelmiş olan en özgür ruh".
***
"Biliyor musun sevgili Sensible, elinde bir kalem varsa olağanüstü şeyler yaşayabiliyorsun." Hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Donatien Aphonse Marquis de Sade bir sapkın mıydı? Bütün eleştirmenlerin ve hatta ahlâkçıların da kabul ettiği gibi "cinsel hayatın Zorba'sı" mıydı? Yoksa, aslında sadece "yasaklamanın yasaklanmasını" dileyen ve bütün yazdıklarını yukarıdaki cümlesiyle açıklayan basit, insan yönü skandalsız, yalın bir yazar mı? HALİL GÖKHAN

XX Kuşağı Öyküleri | AYŞEGÜL CENGİZ - AYŞIM OKUDAN - BERİL EREM - CANDAN SELMAN - DERYA DUMAN - DİDEM ELİF - EMİNE EBRU - ESİN SUNGUR - FATMA ALTUN - FÜSUN AYMERGEN - GÜLRU ÖZTUNÇ – HANDE ÖĞÜT - MÜNİRE ÖZGENCAN - NESLİHAN ŞAPAŞ - ÖZLEM TÜM - SELCAN TÜRK - SEMRA TOPAL - ŞİRİN PARKAN 

20. yüzyıl, bu tarihin en çok sıkıştırıldığı, üzerine en çok ışık ve karanlık vuran; şiddetin hiç eksik olmadığı en ağır yüzyıldır. Bu asrın ikinci yarısına konuşlandıragelen bir kuşak var ki tek görevi ve etkinliği neredeyse gözlem ve gözlemcilikten ibaret: X Kuşağı diyorlar ona hanidir. Halen yaşları 55-40 arasında gidip gelen bu kuşağın mensupları (1965-1979 doğumlular) aynı zamanda bu yüzyılın tüm nedenleri ve sonuçları arasında da gidip gelmektedir. 
Bu kuşağa atfedebileceğimiz bir diğer özellik de yaşantıdan ziyade, gözleme ve tanıklığa itildiği bir sosyal planda varolmasıdır. X, adeta varolmuş, ama yaşamamış, sadece tanık olmuştur. Büyük sosyal değişimlerin, etkilerin başında ve sonunda nedense yer almışsa da tepki ve tutuculukların temsilinde ancak varlık gösterebilmiştir. 
Sosyal ve ekonomik büyük frenlemelerin, küresel siyasi kırılmaların, kültürel geçişlerin köprüsü olarak dünya sahnesinde yer almanın tarihini yazmıştır sanki X Kuşağı. 
Şimdiye kadar yaşadığı 50 yıl içinde yine aynı sayılarda küresel ve ulusal dönüm noktalarında hep X Kuşağı vardır. Ama asla yaratıcı ve dönüştürücü değil, uygulayıcı ve taşıyıcı olmuştur. 
Fazla, ama eksik olmayan bu noktalar grubu işte bu kitabın (XX KUŞAĞI ÖYKÜLERİ) ana temasını oluşturmaktadır. Kitabın yazarlarına ilk başta tanınan pozitif ayrımcılık, XX Geni’nden X Kuşağı’na İç Bakışlar noktasında aslında çözülerek yerini daha dengeli, homojen ve en az egosantrik bir anlatım düzlemine doğru bırakmaktadır. 
Yazarlardan her birinin ele aldığı X olgusu gerek işleniş biçimleri gerekse kahramanlarının ve olaylarının X Kuşağı cephesinde ve aralığında geçmesi şüphesiz ki 2020’li yılların başladığı bu zamanlarda sosyal ışıltılarını yavaş yavaş kaybederek yaşamın gökyüzündeki mazi yıldızları burçlarında yerlerini almakta olan sessiz, mütevazı ve tüm pasiflikleriyle barışık, değilse de artık tüm bunlara aldırışsız X Kuşağı mensuplarında bir mum alevi de olsa aydınlık ve uyanış yaratacaktır.
Bilinmeyen güzeldir.


Şiirin Anahtarı | Bülent Güldal 

Türk şiirinin yaşayan en önemli ses ve sözlerinden Bülent Güldal, yıllar içinde edebiyat dergilerinde kaleme aldığı şiir ve şiir sanatı üzerine yazılarının yer aldığı Şiirin Anahtarı Türk Şiiri için de yeni bir anlam kapısı.
“En önemlisi şiirin, zamanın ve toplumun dışında yazılamayacağı gerçeğidir. Duyguların yarattığı evrenlere biçim veren, derleyip toparlayan akıl, toplumsal olayları göz ardı edemez. Yani şiir, içine doğduğu toplumun dili, kavramları ve imgeleriyle kurulur. Bütüne yakın unsurlarıyla toplumun ve dönemin malıdır. Tam bu noktada, şiirin özgürlüğünden ödün verilmelere başlandığı düşünülebilirse de, şair kimliğinin önemi bir kez daha ortaya çıkar. Kurduğu veya kuracağı yapının mimarındaki 'ustalık' devreye girer; ortaya çıkacak olan ürünün güzel ya da çirkin oluşu bilgi birikimi oranında olacaktır. Sokaktaki adamın anlayabileceğini yazıp söylerken, onun ağzıyla konuşmayacaktır.

Lacan Açık Özne | EMİNE EBRU 

1901-1981 yılları arasında yaşamış ve psikanalizin kurucusu Sigmund Freud’dan çok etkilenmiş olan ünlü Fransız psikanalisti ve düşünürü Lacan, yaşamının büyük bir bölümünde Freud’a dönüşün gerekliliğini vurgulayan Lacan, psikanalizin kurucusuna itibarını iade etmeye çalışmıştır. Fransa’da Kojève’in Hegel üzerine derslerini izlemiş, Heidegger’i okuyarak yeniden yorumlamış ve psikanalizi felsefi kavramlarla zenginleştirerek daha anlaşılır hale getirmenin mücadelesini vermiştir.
Dilbilim ve yapısalcılık onu Hegel ve Heidegger’e göre çok daha yoğun bir biçimde etkilemiştir. Özellikle dil üzerinde duran ve psişik yapının incelenmesinde sembolik olana büyük bir önem veren Jacques Lacan, bu sayede Freud’un öğretisini yeniden düzenlemiş ve yapısalcı bir çerçeve içinde yeni bir özne teorisi geliştirmiştir. Jacques Lacan’ın psikanaliz teorisi, bir bölümüyle yapısalcı antropolojinin, bir bölümüyle de dilbilimin keşiflerine dayanır.

Dünya Edebiyatında Türkler | KUBİLAY M. GÜL

Pierre Loti 
Türk'ü anlamamak için tarihe göz yummak gerekir. Haksız saldırılar ve adi iftiralar önünde Türk'ün vakur kalışı, kuşku yok ki körlerin gerçeği, eşyayı anlamadıklarını düşündüklerinden ve körlere acıdıklarındandır. Bu soylu davranış o adi iftiralara ne açık bir cevap oluyor.

Alphonse de Lamartine 
Irk ve millet olarak Türkler, bence geniş imparatorluklar içinde yaşayan kavimlerin en asili ve başta gelendir. Dini, sosyal ve örfi faziletleri, tarafsız kimseler için birer takdir ve hayranlık kaynağıdır.

Lord Byron 
Kılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk'ün eli, yendiği insanların yarasını sarmakta da ustadır.

Albert Sorel
Türkler, devlet yıkmakta ve devlet kurmakta birinci sınıf üstatlardır.

SATIN ALMAK İÇİN

 












Yorumlar