20. yüzyılın en önemli felsefesi


Altmış yıldır Küçük Prens üzerine pek çok şey yazıldı. Eserin nasıl yaratıldığı üzerine yakıştırmalarda bulunuldu, her bir kişilikle ilgili modeller oluşturulmaya çalışıldı. Bu eserin çocuklar için bir hikâye mi yoksa yetişkinler için yazılmış bir kitap mı olduğu tartışıldı, kitabın başarısının nedeni olarak gösterilen resimlerin nasıl ve neye göre seçildiği sorgulandı. Bazı tartışmaları, varsayımları, çalışmaları ve tanıklıkları takip etme fırsatını, yazarın biyografileri, Icare dergisinin 1970’li yılların sonunda Saint-Exupéry’ye ayırdığı altı tam sayısı, yazar ve eser üzerine birkaç tez çalışması ve Gallimard Yayınevi tarafından basılan “Bir Zamanlar Bir Küçük Prens Vardı” (Il était une fois le Petit Prince) kitabı sayesinde yakalayabildik. Ama, ne gariptir ki, hiç kimse bu muhteşem alegorinin derinlerde yatan önemini gözler önüne sermeye çalışmadı.

Felsefe öğrenimim sırasında, tezimi “Saint-Exupery’nin maneviyatı” üzerine hazırlamayı önerdiğimde profesörlerim buna oldukça tereddütlü yaklaşmışlardı. Tanınmış filozoflar arasında adı geçmeyen bir yazarla ilgileniyor olmak, bir üniversite için hiç de ciddi görünen bir konu değildi. Bu nedenle, tezimi sunduğum jüri üyelerine Saint-Exupéry’nin felsefesi üzerine yaptığım çalışmayı kabul ettirebildiğim, böylece beni cesaretlendirdikleri ve bu sayede onların ilgi ve merakını uyandırabildiğim,  önyargılarını giderebildiğim için diploma töreni sırasında duyduğum gururu saklamama gerek yok.

İlk gençlik yıllarımdan beri eserlerini başucumdan ayırmadığım Saint-Exupéry’nin yapmak istediği şeylere cevap olması için, kendimi adadığım felsefesini öğrencilerime ve yanımda çalışan asistanlarıma öğretmek, onların insani yönlerini geliştirmek için bir proje başlatmaya karar verdim: Küçük Prens’in gizli kalmış önemini kanıtlarla gözler önüne sermek!

Varoluşun özden önce geldiğine dayanan felsefesini anlayabilmemiz için Saint-Exupéry, her karakterini kendi insan anlayışına karşılık gelen ayrıntılarla bezediği Küçük Prens alegorisini yaratmıştır. Buradan yola çıkarak da bize varoluşu etkileyen güçleri anlatmaya çalışmaktadır. Soyut anlatımlarla kendi manevi felsefesini ve politikasını aktarırken, aynı zamanda insanın geleceği üzerine tespitlerini ortaya koyduğu muhteşem bir masal olan “Kale” (Citadelle) adlı kitabıyla da insanın varoluşuna bir anlam verebilmenin yollarını göstermeye çalışmaktadır: Birey bir insandır ve evrim içinde vardır.

Saint-Exupéry’nin manevi ve politik felsefesini oluşturan bir soyutlama olan Küçük Prens’in anlaşılmasını sağlayabilmek için bu eserin reçetesini ortaya çıkarmak ve düşüncelerini hayata geçirmesine önayak olan büyük fikirlerini açıklamak gerekliliğini duyuyorum. En iyi arkadaşlarından biri olan Charles Sallés’den, Birleşik Devletler’deki çalışmaları sırasında tanıştığı Profesör Léon Wencelius’dan ve en küçük kız kardeşi Gabrielle d’Agay’den öğrendiklerimin ışığında Küçük Prens’in detaylı incelemesini yaparak, yazarın asıl yapmaya niyetli olduğu şeyleri ortaya çıkarmaya çalıştım. Yazarın yaşamöyküsü ile Küçük Prens’i karşılaştırdığımda, eserdeki kişilerin doğumuna, anlatılan olaylara ve metnin bize anlatmaya çalıştığı şeylere esin kaynağı olan birçok şey olduğunu gördüm. Nihayetinde her bölümünde Küçük Prens’in biraz daha anlaşılmasını sağlayacak, böylece varoluşa bir anlam verebilecek kavramları ve yapıları açıklayacak bir anahtar ortaya koyduğumu düşünüyorum.
(...)

Jean-Philippe Ravoux



Yorumlar