Büyük Savaş



BÜYÜK SAVAŞ - Kubilay Mehmet Gül

Savaşlar insanlık kadar eskidir. I. Dünya Savaşı'na gelinceye kadar sayısız savaşlar görülmüştür. Ancak 1914-1918 yılları arasında yaşanan savaş o güne değin görülmemiş büyüklükte ve insanlığı derinden etkileyecek biçimde geçmiştir.  28 Temmuz 1914'te başlayan ve 11 Kasım 1918'de sona eren Avrupa merkezli bu küresel savaş, İkinci Dünya Savaşı'nın çıkmasına kadar Dünya Savaşı veya Büyük Savaş olarak adlandırılmıştır. Zamanın büyük güçleri iki tarafa ayrılarak savaşta yer almışlardır: İtilaf Devletleri Birleşik Krallık, Fransa Cumhuriyeti ve Rusya İmparatorluğu’nun Üçlü İtilaf’ı, Alman İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya Krallığı ise Üçlü İttifak’ı meydana getirmişlerdir; fakat bu ittifaklar daha sonra yeniden yapılanmış, İtalya İtilaf Devletleri’nin tarafına geçmiştir ve Osmanlı devleti başta olmak üzere yeni devletlerin savaşa girmesiyle genişlemiştir. Nihayetinde 60 milyon Avrupalı dahil olmak üzere 70 milyon askeri personel tarihin en büyük savaşlarından biri için seferber edilmiştir. Yeni teknolojiler sayesinde silahların öldürücülüğünde görülen muazzam ilerlemeye karşılık savunma ve hareketlilikte aynı miktarda gelişme olmaması sonucu yaklaşık 9 milyon muharip hayatını kaybetmiştir. Böylece bu savaş dünya tarihindeki büyük savaşlardan biri olup savaşa katılan devletlerde birçok politik değişikliğe ve devrimlere yol açmıştır.

I. Dünya Savaşı, kendinden önceki savaşlardan çok farklı özellikler gösterir. Bu, modern çağlardaki en ağır ve en acımasız insan buluşu olan ‘topyekûn savaş’tır. 20. yüzyıldan önceki savaşlar belirli cephelerde sürerdi. Savaşa katılan ülkelerin halkları direkt olarak savaşın etkilerine maruz kalmazlardı. Halklar üzerinde daha çok gıda ve ihtiyaç maddeleri sıkıntısı etkili olurdu. Fakat I. Dünya Savaşı bu durumu değiştirdi. Cephe gerisi saldırıları, sabotajlar vb. savaş taktikleriyle, savaşan devletlerin sosyal hayatlarını düzenli bir şekilde sürdürmeleri imkânsız hale geldi.
I. Dünya Savaşı’nın getirdiği bir diğer savaş tarzı ‘siper savaşı’dır. Tahkim edilmiş, ağır silahlarla donatılmış siperlerde, iki tarafın çok ağır insan kayıplarına yol açacak çatışmalar yaşanmıştır.
Yine, savaş tarihinde ilk kez, Almanya Ypres çatışmalarında klor gazı kullanarak tarihteki ilk kimyasal saldırıyı gerçekleştirmiştir. Başlangıçta İtilaf Devletlerini korkutsa da, gaz maskesi kullanımı ile zehirli gaz saldırıları etkilerini yitirmiştir.

Siper savaşlarında kullanılan silahlar büyük gelişmeler gösterdi. Mitralyözler, otomatik tüfekler kullanıldı. Normal tüfeklerin atış hızı arttı. Siper dışındaysa, süngü çarpışmaları görüldü. Deniz savaşlarında kullanılan sabit ve hareketli toplar güçlendirildi, 15 km menzilli edebilen sabit toplar kullanıldı. İlk kez İngilizler tarafından Batı cephesinde tanklar ve zırhlı araçlar kullanılmıştır. Tank ve uçaklara karşı olarak da tanksavar ve uçaksavar silahlar geliştirilmiştir.

Havada ise, ilk kez uçaktan yararlanılmıştır. I. Dünya Savaşı'nda hava gücü daha çok istihbarat elde etme ve düşmanın istihbarat almasını engelleme görevlerinde kullanılmıştır. Almanlar ise, zeplinleri İngiltere’yi bombalama amaçlı kullanmışlardır. Fakat zeplinlerin ağır ve korumasız olması nedeniyle 1916 yılında faaliyetlerine son vermişlerdir. Bunların yanında, düşmanın yük trenlerini, donanmaları bombalama gibi amaçlarla da kullanıldı uçaklar.

Denizde ise uzun menzili savaş gemileri ve denizaltılar kullanılmıştır. İlk denizaltı olarak bilinen Alman U-botları, ABD'nin İngiltere'ye insani ve askeri yardım ulaştırmasını engelleyerek İtilaf Devletleri’ne ciddi kayıplar verdirmişlerdir.

Ayrıca haberleşme de gelişmiştir. Güçlü sistemler geliştirilip, karşı taraftan istihbarat alma ve karşı tarafın fark etmeyeceği şekilde haberleşme sistemleri kuruldu.

Tüm ülkelerden 65. 038. 810 askerin katıldığı savaş, arkasında resmi rakamlara göre toplam 8. 556. 315 ölü, 21. 219. 452 yaralı ve 7. 750. 945 kayıp veya esir bırakmıştır. I. Dünya Savaşı ülkeler arasındaki sorunları çözümlememiş, ağır yaptırımlar içeren antlaşmaların sonucu olarak savaş sonrası gelişen aşırı milliyetçilik, yeni oluşan faşizm ve nasyonal sosyalizm gibi ideolojiler II. Dünya Savaşı'na zemin hazırlamıştır.

Savaşın uzun zamandır süregelen bir nedeni de Avrupalı büyük güçlerin Alman İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu, Rusya İmparatorluğu, Birleşik Krallık, İtalya Krallığı ve Fransa Cumhuriyeti’nin emperyalist dış politikalarıdır. Avusturya tahtının veliahtı Arşidük Franz Ferdinand’ın 28 Haziran 1914’te Gavrilo Princip adında bir Sırp milliyetçisi tarafından Saraybosna’da öldürülmesi, savaşı tetikleyen olay olmuştur.






Yorumlar